tag:blogger.com,1999:blog-31794209418890177112024-03-27T16:12:56.660-07:00Türkçe DeniziTürkçe dersi ile ilgili ödev ve kompozisyon örnekleri sitesi.Unknownnoreply@blogger.comBlogger2363125tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-20486453366790938632024-03-27T15:21:00.000-07:002024-03-27T15:22:33.098-07:00Yerdeki Ayaklarınıza Değil, Yukarıdaki Yıldızlara Bakmayı Unutmayın Konulu Bir MetinBu bölümde inceleyip fikir alacağınız metnin sorusu: Stephen Hawking, “Yerdeki ayaklarınıza değil, yukarıdaki yıldızlara bakmayı unutmayın. Gördüklerinizi anlamlandırmaya çalışın ve evreni neyin var ettiğine yönelik o çocuksu meraka sıkı sıkı tutunun.” diyerek bizlere ne anlatmış olabilir? Bu cümlelerden yola çıkarak kendi düşüncelerinizi içeren bir metin oluşturunuz.<div><br></div><div>Yıldızlara bakmak, gökyüzüne bakıp uzay hakkında meraklı bir şekilde düşünmek evreni anlamlandırma bakımından insanın ufkunu açar. Bildiğiniz gibi birçok keşfedilmemiş şey vardır. İnsan bilmediği üzerine düşünüp bunların nasıl var olduğu ile ilgili bilimsel çalışmalar yaparsa daha önce hiç kimsenin ulaşamadığı faydalı bilgiler edinir.</div><div><br></div><div>Evreni neyin var ettiğini düşünmek, yıldızları, gök cisimlerini incelemek bilimsel merakımızı gidermek anlamında çok önemlidir. Yerdeki ayaklarımıza bakınca elle tutulur bir cevaba ulaşamayız ancak yıldızların hareketi, gökteki cisimlerin nasıl oluştuğu üzerine kafa yormak çok anlamlı bir şeydir.</div><div><br></div><div>İnsanın içinde evreni anlamaya yönelik çocuksu bir merak vardır. Merak duygumuzu ise anlamlı konular için kullanmalı ve bilimsel alanda faydalı bilgiler öğrenmeye kullanmalıyız. İnsan düşünen bir varlık olduğu için göğe baktığında karşısında büyük bir uzay boşluğu ve onun içinde sayısız yıldız ve gök cisimleri olduğunu görür. Bunların nasıl oluştuğunu anlamaya çalışır.</div><div><br></div><div>Sonuç olarak evreni anlamlandırma çabası içinde olmalıyız. Gökyüzü bize bu konuda çok önemli bir kaynak teşkil eder. Çünkü gökte insanın merakını uyandıran, cevap verilecek birçok soru vardır. Güneş sistemi, gök cisimleri, yıldızlar uzaydaki duruşuyla insanların merakını canlı tutar. Bunlar üzerine düşünerek bilimsel alanda bir şeyler öğrenme imkanına kavuşuruz. Dolayısıyla yerdeki ayaklarımıza bakıp körelmektense gökyüzüne başımızı çevirip evrenin oluşumu hakkında kendimizi geliştirmek daha iyidir.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-56436807559291466742024-03-26T15:44:00.000-07:002024-03-26T15:44:00.125-07:00Başarılı Olmak İçin Önce Kendimizi Tanımalı ve Baltamızı Bilemeliyiz KompozisyonBu bölümdeki kompozisyon yazısını inceleyip başarılı olmak için önce kendimizi tanımalı ve baltamızı bilemeliyiz düşüncesini açıklayan bir anlatım yapınız konusunda kısaca fikir edinebilirsiniz.<div><br></div><div>Başarılı olmak küçükten büyüğe her insanın mutlak hedefidir. Başarı için ilk önce insanın kendini tanıması gerekir. Mesela neleri iyi yapıyoruz, hangi konularda yeteneğimiz var, kaybedince morali dağılan, pes eden biri miyiz, yoksa her olumsuzluğa, sıkıntıya rağmen azmimizi koruyor muyuz gibi konularda kendimizi çok iyi tanımak gerekiyor.</div><div><br></div><div>Kendini tanımayan, özelliklerinin farkında olmayan, neleri doğru, neleri yanlış yaptığını göremeyen etkili bir çalışma prensibi edinemez. Kendince bir şeyler yapmaya çalışır ama başarısız olur. Her şeyden önce bir insan kabiliyetlerini iyi bilmeli, eksik yönlerini görebilmeli, artısıyla eksisiyle kendini doğru bir şekilde değerlendirmelidir. Bu özelliklerini tanımak kişinin başarıya ulaşmak için kullanacağı yöntemleri doğru bir şekilde belirlemesini sağlayacaktır.</div><div><br></div><div>Kendini tanıma meselesini aşan birinin önünde artık baltayı bilemek vardır. Yani başarılı olması için yapacağı çalışmalar, kullanacağı yöntemler anlatılmak isteniyor. Bu noktada öncelikle kendimize güvenmeli, başarılı olacağımıza kendimiz inanmalıyız. Sonrasında çalışma sürecinde titizlikle uyacağımız bir plan olmalıdır. Elimizdeki plana riayet ederel düzenli çalışma alışkanlığını ediniriz. Bu şekilde çalışmaya devam ettikçe üstüne koyarak emin adımlarla başarıya yaklaşacağız. Tabii bu süreçte aksayan yönler de olacaktır. Bir şeyleri yanlış yaptığımız, çalışma sürecinde tükenmişliğimiz de olacaktır. Ancak kararlı olan biri bütün aksiliklere rağmen ilerlemeye devam eder. Bu azimli duruş başarının gerçekten istendiğini gösterir.</div><div><br></div><div>Sonuç olarak birçok şeyde olduğu gibi başarıda da altın kural insanın kendini tanıması ve verimli çalışmasıdır. Bunların yanı sıra kendi adına faydalı olabilecek etkili yol ve yöntemler kullanarak disiplini elden bırakmadan kesintisiz ve düzenli çalışması da destekleyici olacaktır. İşte o zaman neyi başarmak istiyorsanız o hedefinizin gerçekleşmemesi için önünüzde bir engel kalmaz. Dolayısıyla başarı için önce kendini tanı, sonra baltanı bile ki aklına koyduğun hedefe kendinden emin olarak yürü.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-79567585988482711152024-03-26T13:48:00.000-07:002024-03-26T13:48:57.897-07:00Hayat, yaşantı aramak değil kendimizi aramak sözünden ne anlıyorsunuz?Bu bölümdeki kompozisyon metnini inceleyerek hayat, yaşantı aramak değil kendimizi aramak sözünden ne anlıyorsunuz konusuyla ilgili kısaca fikir edinebilirsiniz.<div><br /></div><div>İnsanlar hayatı güzel yaşantılara ulaşmak olarak görür. Halbuki hayatın asıl amacı kendimizi aramak olmalıdır. kendini arayan bir insan neler yaşarsa yaşasın en sonunda kendini bulur. Yaşadığımız olaylar, içinde bulunduğumuz koşullar, iyi veya kötü yaşantıların hepsi esasında bizi biz yapar.</div><div><br /></div><div>Ne kadar çok şey yaşarsak hayatla ilgili birçok tecrübeye ulaşırız. Doğruyu, yanlışı, nelere dikkat etmemiz gerektiğini öğrenirken kişiliğimiz şekillenir. En sonunda ortaya benzersiz bir ben çıkar. Bu ben dediğimiz kavram oturmuş, kendini bulmuş insan demektir. İnsanın kendini arama anlamında yaşadığı her şey öğretici, özelliğe sahiptir. Davranışlarımızın hepsinin bekli bir sonucu var. Bazı şeyleri iyi yaparız, bazı şeyleri yanlış yaparız. Yeri gelir sıkıntılarla mücadele deriz, yeri gelir acı çekeriz. Mutlu olmamızı sağlayan olumlu şeyler de yaşantılarımız arasındadır. Bütün bunların hepsi aslında insanın kendini bulmasında önemli rol oynar. O yüzden hayatı yaşantı aramak değil de kendimizi bulmak olarak çıktığımız uzun soluklu bir yolculuk olarak görmek daha doğrudur.</div><div><br /></div><div>Sonuç olarak hayatta macera, acı, korku, sevinç, üzüntü gibi her şey vardır. Birçok sınavla karşı karşıyayız. Hatalık, ölüm, kaza, yapılan yanlışlar sonunda gelen pişmanlık gibi, her türlü durum bizi insan olarak olgunlaştırır. Yaşımız ilerledikçe daha aklı başında, her şey dikkat eden, kendini bulmuş bir insan oluruz.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-85627555312853819872024-03-25T15:50:00.000-07:002024-03-25T15:50:00.137-07:00Verilen deyimleri kullanarak bir hikâye yazınız. Hikâyenize uygun başlık belirleyiniz.Bu sayfadaki hikaye size şu soru hakkında ilham kaynağı olacaktır: Verilen deyimleri kullanarak bir hikâye yazınız. Hikâyenize uygun başlık belirleyiniz. Hikayede kullanılacak deyimler: etekleri zil çalmak, uyku tutmamak, gözünde tütmek.<div><br></div><div>Bayram tatili giderek yaklaşıyordu. Bu nedenle içi sevinçle doluyordu. Her geçen gün gözünde tüten ailesi ve memleketine kavuşma isteği büyüyordu. Pansiyonda kaldığı günler Emir için son derece konforluydu ama ona ağır gelen ayrılıktı.</div><div><br></div><div>Okulda her zaman dersine önem veren biri olarak yüksek notlar almıştı. Bu hafta yazılıları bitmiş, kafası rahatlamıştı. Artık onun için bir tek eve dönme meselesi kalmıştı. Aradan bir hafta geçti ve bayram tatili başladı. Bavulunu akşam heyecanla hazırlamış, şimdi ise onu evine götürecek otobüsün hareket etmesini bekliyordu. Çok geçmeden otobüs kalktı. Cam kenarında oturan Emir'in etekleri zil çalıyordu. Memlekete dönüş yolculuğunun hissettirdiği bu eşsiz ve güzel duyguyu sadece yaşayan bilirdi. Bu heyecanla gece gözünü uyku bile tutmamıştı.</div><div><br></div><div>Araba seyir halinde ilerlerken gözünün önüne onu terminalde özlemle bekleyen ailesi geliyordu. Oraya varınca arabadan inecek, koşarak anne ve babasına sarılacaktı. Bu düşünceler içinde dalıp gitmişti. O anda yağmur başladı. Otobüs şoförü arabayı daha kontrollü sürme çabası içindeydi. Ancak araba viraja gelince kayganlaşan yolda kaymaya başladı. Şoför panik ve heyecanla kontrolü kaybetti. Otobüs yan yattı. İçindeki bütün yolcular çığlık çığlığaydı. Emir bu kazada hayatını kaybetti. Memlekete kavuşmak için bindiği otobüs talihsiz bir şekilde onun sonu oldu. Ailesi gurbette okuyan oğullarına kavuşmayı dört gözle beklerken aldıkları kaza ve ölüm haberiyle yıkıldı.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-2351642620427465882024-03-25T11:40:00.000-07:002024-03-25T11:40:51.025-07:00Bir arkadaşınızla aranızda geçen konuşmayı konuşma çizgisi kullanarak yazınız.Bu bölümde inceleyerek fikir alacağınız metnin sorusu: Bir arkadaşınızla aranızda geçen konuşmayı konuşma çizgisi kullanarak yazın.<div><br /></div><div>Ben ve arkadaşım Ali, bu haftanın ödevleri ile ilgili aramızda şöyle bir konuşma geçmişti. Ben biraz hastaydım, okula iki gün gitmemiştim. Ödevleri Ali'den istedim. Ali'ye ödev konusunu sormak için biraz kaygılı bir dille:<div><br /></div><div>— Ali, bildiğin gibi, iki gün okulda yoktum. Öğretmen derste neler anlattı? Bir de ödev falan var mıydı?</div><div><br /></div><div>Ali arkadaşım da bana kendinden emin bir şekilde:</div><div><br /></div><div>— Senin gelmediğin iki gün öğretmen okuma anlama çalışması yaptırdı. Hepimize bir sayfalık A4 kağıdına fotokopi çektirip dağıttı. Bu kağıtta bir metin var. Altındaki soruları metne göre yapmamızı istedi. Matematik dersinde de sayılar konusunu işledik. O konudan da yüze kadar ritmik sayma ödevi verdi.</div><div><br /></div><div>Ben Ali'ye bu yardımı için minnet duyarak:</div><div><br /></div><div>— Çok teşekkür ederim. Senin sayende ödevlerimi öğrendim. Bunları akşam yapacağım. Okula gelince ödevimi öğretmen gösteririm. Ben yokken yokluğum belli oldu mu Ali?</div><div><br /></div><div>Ali bu soru karşısında biraz düşündü ve bana dönerek:</div><div><br /></div><div>— Yoklama sırasında öğretmen seni sordu. En yakın arkadaşın olarak ben parmak kaldırdım. Hasta olduğunu, hastaneye gideceğini söyledim. Öğretmen de nesi varmış diye sordu. Ben de öğretmenim, hava aniden soğudu ya, o da dışarıya çıkınca oynarken biraz terlemiş. Sonra eve gidince soğuk su içmiş. Akşam ateşlenmiş. Annesi bize geldi, Soğuktan ateşi çıktığını, hastaneye götüreceğini söyledi, dedim.</div><div><br /></div><div>Ben Ali'ye durumumu anlattığı ve ödevler konusunda bilgilendirdiği için teşekkür ettim. Sonra iyi günler, görüşürüz diyerek ayrıldık.</div></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-39445951386322681212024-03-25T10:14:00.000-07:002024-03-25T10:14:40.020-07:00Zenginlik ve Mutluluk Arasındaki İlişki Nedir Konuşma SınavıBu sayfadaki metinden hareketle zenginlik ve mutluluk arasındaki ilişki nedir konulu konuşma sınavı için kısaca ilham alabilirsiniz.<div><br /></div><div>İnsanların elinde parasal gücü olması mutlu olmak için çok önemli bir avantaj sağlar. Yokluk içinde yaşamayı düşündüğümüzde nereye gitsek boynumuz bükük kalır. Çünkü ihtiyaçlarımız, her zaman olacaktır. Bunları almak için de elimizde para olması gerekiyor. Zenginlik içinde sefa sürenler temel gereksinimlerini zaten kolayca karşılıyor. Bir de bunun üstüne kıyafettir, en pahalı eşyalardır, son model arabalardır, ev, arsa gibi mal mülk anlamında her şeye ulaşabilirler. Dolayısıyla dünya hayatı para etrafında dönüyor.<div><br /></div><div>Paranız yoksa hiçbir şeyi tam anlamıyla alamazsınız. Ucuz elbiseler giyer, ucuz ürünler tüketmek ve kullanmak zorunda kalırsınız. Ancak para sıkıntısı çekmeyecek çok iyi bir maddi güce sahipseniz o zaman istediğiniz her şey elinizin altındadır. Fakirlerin, yoksulların yaşadığı yokluğu zenginler bilmez. Bu noktada yokluk çekenlerin ekonomik özgürlüğü olmadığını biliyoruz. Onlar için yaşamak çok zor ve sıkıntılıdır. Çünkü ne almak isteseler alamazlar. Ancak zengin olanlar her şeyi alma fırsatına sahiptir. Beş parasız yokluğun pençesinde hayata tutunmaya çalışanların yüzü öne eğiktir. Moralleri hep bozuktur. İşte bu parasızlık hali onların mutluluğunun önündeki en büyük engeldir. Zenginler ise onlara göre başları daha dik, gözlerinin içi bile gülen, hayatı doya doya yaşamayı bilen, bir eli yağda bir el balda şeklinde bir hayat yaşadıkları için her zaman mutluluk hissederler.<div><br /></div><div>Sonuç olarak mutluluk üzerinde zenginliğin önemli bir etkisi vardır. Zenginlik insanın bir şey alırken, harcama yaparken cüzdanımda var mı, yok mu diye düşünmesine gerek kalamdan istediği her şeyi alabilme özgürlüğü sağlayan çok büyük bir şanstır. Yokluk ise bir şey alacakken kırk kere düşünmemize yol açan çok zor bir durumdur. Zenginlik varlık içinde olmak ve bolluk, bereket içinde ağzının tadıyla yaşamak olduğuna göre zenginliğin mutlulukla sıkı bir ilişkisi vardır.</div></div></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-91146516317259994512024-03-24T15:45:00.000-07:002024-03-24T15:45:00.135-07:00Yerin Kulağı Var ile İlgili KompozisyonBu bölümdeki metinden yola çıkarak yerin kulağı var sözü ile ilgili kompozisyon yazısı için kısaca fikir sahibi olabilirsiniz.<div><br></div><div>Bir yerde bulunan kimselerin kendi aralarında gizli bir konuyu konuşması halinde her sözü açık açık söylememek gerektiği konusunda uyarıcı bir anlam taşıyan yerin kulağı var deyimine uygun günlük hayatta pek çok durum yaşanır. Sanki biz konuşurken herkes yakındaymış da bizi duyacakmış diye düşünürüz.<div><br></div><div>Biz gizli bir şey hakkında konuşurken ne söylediğimize son derece dikkat ederiz. Sesimizi fazla yükseltmeden fısıltı ayarında konuşmaya çalışırız. Yüksek sesle konuşunca sanki biri bizi dinliyormuş da duyulmasını istemediğimiz konuyu işitip herkese söyleyecekmiş sanırız. Mesela birine sürpriz yapmak istediğimizde, yaşanan bir olumsuzluğun, istenmeyen bir olayın açığa çıkmasının istenmediğinde böyle durumlar yaşanır. O an için bu hadisenin gizli kalması daha doğrudur ve buna uygun davranmak gerekir.</div><div><br></div><div>Yerin kulağı var demek kendi aramızda geçen konuşmaları her an biri duyabilir ve başkasına söyleyebilir demektir. Bu yüzden bulunduğumuz yerin kapısını kapatırız ya da kısık sesle konuşmaya dikkat ederiz. Çünkü aramızda geçen konuşmaları kimselerin duymasını, bilmesini istemeyiz.</div><div><br></div><div>Sonuç olarak her şeyi herkesin bilmesine gerek yoktur. Bazı konular özel durum gerektirir. Bu tür bir konu gündemde olunca sadece bilmesi gereken kişilere anlatılır. Başka kimsenin bilmesi istenmez. Konunun özel mesele olması itibariyle mesele gizli tutulmaya çalışılır. Belki söylediklerimizi duyan olur, bizi dinleyen birileri olabilir, duyarsa başkasına çıtlatır mahiyetinde sessiz konuşmaya çalışmak yerin kulağı var deyimiyle ilgili bir durumdur.</div></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-29571010128902303372024-03-24T02:21:00.000-07:002024-03-24T02:21:00.128-07:00Hobi ile İlgili KompozisyonBu sayfadaki fikir verici örnek metnin içeriğini inceleyerek hobi ile ilgili kompozisyon yazınız için ilham alabilirsiniz.<div><br></div><div>İnsanların herhangi bir işi olmadığı boş vakitlerinde yapmaktan hoşlandığı uğraşlar hobi olarak bilinir. Hobiler hayata anlam katan birbirinden farklı kişisel uğraşlardır. Gerçek hayatın yoruculuğundan kaçıp ruhumuza iyi gelen, bizi dinlendirecek, eğlenmemizi sağlayacak bir şeyler yapmak istediğimizde aklımıza hobiler gelir. Neler hobi olabilir diye baktığımızda karşımıza bir sürü şey çıkar.<div><br></div><div>Mesela doğada yürüyüşe çıkmak, olta alıp balığa gitmek, kendi odamıza geçip kulaklığı takıp müzik dinlemek, arabayla gezmek, bahçeli bir yazlık evde zaman geçirmek, toprağa bir şeyler ekip onlarla ilgilenmek, kitap okumak, resim, karakalem gibi çizimler yapmak, bir enstürmana hevesli olup onu çalmayı öğrenmek için kursa falan gitmek, İngilizce çeviriler yapmaya çalışmak gibi birçok konuda ilgi alanlarımıza yönelik hobiler vardır.</div><div><br></div><div>Hobilerimizle meşgul olmak bize kendimizi iyi hissettirir, dinlenmemizi sağlar, keyifli zaman geçirmenin başka yolları olduğunu gösterir. Aynı zamanda eğlenerek dinlenmiş oluruz. Hiç hobisi olmayan kişiler için hayat son derece sıkıcıdır. Düşünsenize her gün okula git gel, işe git çalış akşam yorgun argın eve gel, bunun dışında farklı bir şey yapma. Hayat o zaman ne kadar sıkıcı olur değil mi?</div><div><br></div><div>Günlük rutinleri zaten yapıyoruz. Hep aynı şeyleri yapıp da hayatımızda değişiklik adına bir kıpırdanma olmuyorsa bu monotonluk insan ruhunu daraltır. Bu keyifsiz, tatsız tuzsuz hayatı renklendirmek için hobiler çok iyi bir alternatiftir.</div></div><div><br></div><div>Kısacası hobilerimiz sevdiğimiz, ilgi duyduğumuz konulara göre değişiklik gösterse de her birimiz için hayatın yoğun temposundan bir nebze olsun uzaklaşıp rahatlamamızı sağlayan isteğe bağlı meşguliyetlerdir. Biz kendi isteğimizle severek isteyerek hobi edindiğimiz şeylerle ilgilenir, onlara zaman ayırıyoruz. Bu sırada hem güzel vakit geçiririz hem de kafamızı biraz dağıtırız.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-29447590686107217932024-03-22T12:33:00.000-07:002024-03-22T12:33:30.304-07:00Her Şey İncelikten İnsan Kabalıktan Kırılır KompozisyonBu bölümdeki metinden yol çıkarak her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır atasözü ile ilgili kompozisyon metni için kısaca fikir edinebilirsiniz.<div><br /></div><div>İnce olan bir şey kırılgandır, dayanıksızdır, Ona haddinden fazla uygulanan bir kuvvet olursa bu incelikten kırılır. İnsanın da kabalıktan kırılma durumu söz konusudur. Kabalık insanın davranış olarak düşüncesizce hareket etmesi, argo konuşması, nezaketten anlamaması, karşıdaki kaba ve ölçüsüz davranması demektir. Birine kabalık eden kişi de hiç beklemediği sert bir tepkiyle karşılaşır. Bu tepki onun üzülmesine yol açar. İşte insanın kabalıktan kırılmadı bu şekilde olur.</div><div><br /></div><div>İnsanlarla ilişkilerimizde ince davranmak, kibar olmak, nazik bir üslup kullanmak son derece önemlidir. Böyle ince davranan kişiler toplumda sevilir. Herkesle daha iyi anlaşır, iyi ilişkiler kurar. Oysa kabalık edeni kimse sevmez. Kabalık edene başkaları da olumsuz bakar ve sert davranır. Ona anlayacağı dilden konuşurlar. Bu durumda kendisine böyle sert davrananlar olunca insan da kırılmış olur. Bizler insan olarak başkalarıyla iletişime geçtiğimizde nazik olmalıyız. Üslubumuz ne kadar nazik olursa karşı tarafın bize davranışı da o kadar yumuşak ve ince olur. Aksi halde kabalık edersek biz de kabalıkla karşılaşırız.</div><div><br /></div><div>Mesela bir şey isterken rica ederimi, şunu verebilir misiniz demek varken şunu ver, gibi emir veren kaba bir tonda konuşursak karşıdaki kişi haklı bir şekilde bize ne bağırıyorsun, düzgün konuş diye sert çıkabilir. Biz de onun bu katı ve sert tutumu karşısında incinmiş oluruz. Sonuç olarak insan dışındaki her şeyde incelik bir zayıflıktır, dayanıksız olmaktır. Onlara gereğinden fazla kuvvet uyguladığınızda bu dayanıksızlığın etkisiyle kırılır. Ancak insanın kırılması da kaba davranmasıyla ilgilidir. Biz inceliğe önem vermeliyiz, kaba davranışlardan kaçınmalıyız ki, kırılmak zorunda kalmayalım. Dolayısıyla insana yakışan kabalık değil inceliktir.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-18016594062095044772024-03-22T12:20:00.000-07:002024-03-25T10:33:50.827-07:00Gafile Kelam Nafile Kelam KompozisyonBu bölümdeki metni inceleyerek gafile kelam nafile kelam demektir sözü ile ilgili kompozisyon yazısı adına ilham alabilirsiniz.<div><br /></div><div>İnsanların bilgisiz olması, birçok şeyin farkında olmaması, sanki kör gibi, hiçbir şeyden anlamayan tavrı onun gafil olduğunu gösterir. Gafiller bir karanlığa hapsolmuş gibi olan biten gerçeklerin farkında değildir. Onları iyi bir şekilde göremez.</div><div><br /></div><div>Kelam etmek; söz söylemek, konuşmak gibi anlamlara gelir. Gafil olan birine söylenen sözlerin bir anlamı olmadığını bilmeliyiz. Çünkü onlara ne anlatırsak anlatalım hiç sözümüz kar etmeyecektir. Böyle olunca bütün konuşmalarımız hükmünü yitirir. Biz de laf anlatmaya çalışacağız diye kendimizi nafile bir şekilde yormuş oluruz. Gafillerin kendisine söylenenleri anlama kıtlığı vardır. Bu sözlere önem vermezler. Sanki karşınızda bir odun var, siz de boşa konuşuyor gibi hissedersiniz.</div><div><br /></div><div>Kalın kafalı olan gafillere söylenen sözler onun tarafında hiçbir fayda sağlamayacaktır. Dolayısıyla siz iyi niyetli bir insan olarak gaflete düşmüş kişilere bir şeyler anlatmaya kalktığınızda bunun bir faydasını göremeyeceksiniz. Bu nedenle gafile söylenen söz nafile söz demektir. İnsan biraz çevresinde olup biteni görmelidir. Bunları fark edemeyen, körleşmiş kimseler için kullanılan gafil olmak, aymazlık demektir. Onlara anlatılan konu her ne olursa olsun sizi anlamazlar. Böyleleri için ağzınız yormaya, hiç gerek yoktur.</div><div><br /></div><div>Kısaca söylemek gerekirse gaflet batağına düşmüş kimseler dünyada, hayatta olan biten çoğu şeye karşı kör bir haldedir. Onlara anlatılan lafların hepsi boşa gider. Bu yüzden gafillere söz söylemek boşuna bir çabadan ibarettir</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-2456344438322162142024-03-22T11:39:00.000-07:002024-03-25T10:34:07.054-07:00Metodu Olan Topal Metotsuz Koşandan Daha Çabuk İlerler KompozisyonBu bölümdeki metinden fikir alarak metodu olan topal metotsuz koşandan daha çabuk ilerler sözü ile ilgili konuşma sınavı için kompozisyon metninizi oluşturabilirsiniz.<div><br /></div><div>Herkes çalıştığı işte, üzerinde emek verdiği bir konuda ilerlemek ister ancak bu ilerleme durumunun yöntem kullanmakla yakından bir ilgisi var. Elimizde o konuyla ilgili bir plan veya çalışma programı olduğunda her şey belli bir düzen içinde ilerler. Biz de bu plana uygun şekilde davranırız ve işimizde herhangi bir aksaklık yaşanmaz.<div><div><div><div><div><br /></div><div>Plansız olmak metotsuz çalışmak demektir. Böyle çalışırsak ne zaman ne yapacağımız belli olmaz. O anda ne yapmak isterse onu yaparız, ama burada sistemli hareket etmenin bazı dezavantajlarını da görürüz. Yöntemsiz çalışan biri işini de kısa zamanda başarı beklememelidir. Çünkü yöntem olmadan çalışına bir iş düzensiz olacaktır. Dolayısıyla çalışmakta metodun önemi çok büyüktür. Bir işte evrimli çalışmak isteyen mutlaka bir yöntem belirlemeli ve buna uymaya dikkat etmelidir. Yöntemsiz çalışmak insanı verimsizleştireceği gibi işimizin düzenli bir biçimde ilerlemesine de olumsuz etki eder. Mesela öğrenci milleti için sen sonunda gelecek hayatını belirleyen seçme sınavları oluyor. Bunlara planlı programlı, metotlu çalışan öğrenciler daha çok avantajlıdır. Oysa hiçbir yöntem olmadan öylesine, rast gele çalışan, bir gün yüz soru, diğer gün sadece yirmi soru çözen biri bu düzensiz çalışmayla istediği başarıyı yakalayamaz.</div><div><br /></div><div>Sonuç olarak metot yöntem demektir. Bir iş yaparken belli bir metoda bağlı çalışırsak yöntemsiz çalışanlara göre çok daha başarılı oluruz. Çalıştığımız işte kafamıza göre hareket etmekle bir metoda bağlı kalmak arasında verim almak açısından dağlar kadar fark vardır. Metot olunca her şeyin bir saati, günü bellidir. Biz de çalışırken buna uyarız, daha iyi mesafe alırız. Lakin metotsuz çalışırsak o zaman kafasına göre davranma durumu söz konusu olacağı için her şey düzensiz bir görünüm ihtiva eder. Bu nedenle işimiz olması gereken hızda ilerlemez, bazı yerlerde kesintiler yaşanır. Anlayacağınız metotsuz çalıştığımızda daha çok yorulur, daha az verim alır ve nihayetinde beklediğimiz başarıya hemen ulaşamayız.</div></div></div></div></div></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-73051710677530921682024-03-22T11:22:00.000-07:002024-03-22T11:22:49.169-07:00Başarının Sırrını Bilmiyorum Ama Başarısızlığın Yolu Herkesi Memnun Etmeye Çalışmaktan Geçer Konuşma SınavıBu bölümdeki metni inceleyerek başarının sırrını bilmiyorum ama başarısızlığın yolu herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçer sözü ile ilgili kompozisyon yazısı oluştururken kısaca fikir edinebilirsiniz.<div><br /></div><div>İnsanları memnun etmek çok zor bir olaydır. Ne yaparsanız yapın, onlara şirin görünmek için kaç takla atarsanız atın herkes aynı anda memnun olmaz. Bir kısımını memnun edersiniz, yine içlerinden birkaç tanesi çatlak ses çıkarır. Bu her yerde böyledir. Ancak herkes memnun etmeye çalışmak bizi başarısızlığa götürür. En iyisi doğru bildiğimiz yapıp gerçek başarı için kimseye şirin görünmeye gerek duymadan doğru yılda ilerlemektir. Kim ne derse desin onlara kulak tıkayıp başarıya ulaşmak için bildiğimiz yöntemleri kullanmalıyız.</div><div><br /></div><div>Okulda bile öğrenciler derslerin işlenişi konusunda hep birden memnun olmuyor. Öğretmenler farklı yol ve yöntemler kullanarak dersi eğlenceli hale getirmeye çalışıyor ama her öğrencinin kendine göre farklı isteği var. Bu da herkesin aynı anda memnun olmadığını gösteriyor. O yüzden öğretmen için başarı müfredattaki konuyu öğretmektir ve öğrencilerin isteklerine bakmaksızın kendi bildiğini yapması doğru olandır. Bildiğimiz gibi her insanın hoşlandığı şeyler, ilgi alanları, beğeni durumlar kişiden kişiye değişir. Bu yüzden herhangi bir konuda yapılan uygulamalar herkesi memnun etmez. Herkesi memnun edeceğiz diye uğraşırsak işimizde başarı sağlayamayız.</div><div><br /></div><div>Bir işte başarı istiyorsak onun için gereken yöntemleri doğru belirlemeli, çalışmaları buna göre yapmalıyız. Yoksa insanları memnun etmeye çabalarsak söz konusu iş başarısızlıkla sonuçlanır. Kısacası bir şey yaparken insanların memnun etmek için değil de gerçekten işimizde başarılı olmak işçin çalışmalıyız. Çünkü işimiz insanların memnuniyetinden daha önemlidir.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-17922914366336289132024-03-22T10:41:00.000-07:002024-03-22T11:23:41.090-07:00Ateş Pahası Deyimi ile İlgili KompozisyonBu bölümdeki metni inceleyerek ateş pahası deyimi ile ilgili kompozisyon yazınız için kısaca fikir sahibi olabilirsiniz.<div><br /></div><div>Ateş pahası demek herhangi bir şeyin fiyatının olması gerekenin çok sütünde olduğunu ifade eden bir deyimdir. Yani etrafta ciddi bir pahalılık durumu söz konusudur. Enflasyon falan olup da her şeye sürekli zam gelince böyle bir durum yaşlanır. İnsanlar da alışverişe çıkınca bu aşırı pahalılığı görüp de he rşey ateş pahası olmuş diyerek haklı bir biçimde yakınırlar.<div><br /></div><div>Bildiğiniz gibi ekonomik alanda alım gücü denen bir tabir vardır. Alım gücü her şeyin fiyatının normal olmasına bağlı olarak elimizdeki paranın değerli oluşu ve bununla birlikte birçok şeyi o paraya alabilmektir. Ancak paranın değeri düşünce alım gücü de azalmış oluyor. Aynı paraya eskiden her şey çok ucuzken birçok ürün alırken şimdi zamlı haliyle daha az şey alıyoruz. İşte burada gözle görülür bir pahalılık var demektir.</div><div><br /></div><div>Her şeyin ateş pahası olması durumunda insanlar ne alacaklarını da şaşırıyor. Çünkü evin birçok temel ihtiyacı, insanların kişisel masrafları ömür boyu sürüyor. Bir şey almadan da yaşanmıyor. O zaman artık cebimizde ne kadar para varsa ne önemli şeyleri, temel ihtiyaçları almaya çalışıyoruz. Birçok şeyi de para yetmediği ve aşırı pahalılıktan dolayı alamıyoruz. Bu pahalılık da insan hayatını zorlaştırıyor.</div></div><div><br /></div><div>Sonuç olarak herhangi bir nedenden dolayı her şeyde fiyatlar yükseliyor. İnsanlarda günlük hayatı için gereken şeyleri almaya çalıştığında fiyat yüksek olunca ödeme güçlüğü çekiyorlar. Bu durum karşısında halimiz çok zor, ne alacağımızı şaşırır olduk, her şey ateş pahası gibisinden şikayet edici bir deyim kullanıyorlar.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-72110429989500051972024-03-22T10:27:00.000-07:002024-03-22T11:23:29.974-07:00Edebiyatsız Kalan İnsan Noksandır Sohbet YazısıBu bölümdeki sohbet türündeki metni inceleyerek edebiyatsız kalan insan noksandır cümlesi ile ilgili kompozisyon yazısı için kısaca fikir edinebilirsiniz.<div><br /></div><div>Edebiyat insanı iyi insan olma yolunda yürüten geniş kapsamlı bir alandır. Bu haliyle edebiyatla ilgilenen kişiler birçok konuda kendini geliştirir. İletişim becerileri edebiyatla çok daha iyi bir seviyeye taşınır. Okudukça insanlarla doğru iletişim kurmayı öğreniriz. Edebiyat hayatı ve başkalarını anlama noktasında yine etkin rol oynar. Tarihimizi,, geçmişimizi, kültürel özelliklerimizi, dini inançlarımızı, insanların duygu durumlarını edebiyatla çok daha iyi bir şekilde öğrenme imkanı yakalarız.</div><div><br /></div><div>Edebiyatla nezakete daha çok önem vermeyi öğreniriz. Fraklı bakış açıları kazanarak eleştirel düşünmeyi de yine edebeiyat sayesinde öğreniyoruz. Yazmaya hevesi olan insan edebi metinleri okurken, incelerken yazma becerisini geliştirir. Kelime dağarcığımız edebiyatla eskisine göre daha iyi bir hal alırken aynı zamanda edebiyat stresi atmak için de farklı bir alandır. Siz de çevremizde edebiyatla ilgilenen kişilerin okumayanlara göre daha sakin kişilikte olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla edebiyattan ayrı kalmak insan için pek çok açıdan eksikliğe yol açar.</div><div><br /></div><div>Edebiyatın alanında insan olduğu için şiir, hikaye, sohbet, roman gibi edebi metinlerde insan doğasıyla ilgili birçok konuya vakıf olmak mümkündür. Çünkü edebiyat genel anlamda insanlığa hitap eden bir alandır. Bazen bir eğlence alanı olarak da işlevini yerine getiren edebiyatla meşgul olmak kendimizi daha iyi tanımaya ve anlamaya yardımcı oluyor. Bilgeliği, eleştirel düşünmeyi, insanları anlamayı sağlayan edebiyat bir bakıma insanın eksik yönlerini tamamlayan bir daldır. O yüzden edebiyatsız kalan insanın noksan olduğunu söylemek yanlış olmaz.</div><div><br /></div><div>Sonuç olarak edebiyat empatiden tutun da başka insanları, inançları anlamayı kolaylaştırması, düşünme becerimizin şekillenmesi, insan ruhunu derinden tanımayı kolaylaştırması, insan ilişkilerinde etkili iletişim becerisi, kazandırması gibi pek çok konuda bizi tamamlar. Bundan dolayı edebiyatla haşır neşir olmak hepinizi için çok faydalı olacaktır.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-44440925541797168782024-03-21T15:12:00.000-07:002024-03-21T15:12:12.181-07:00Öğüt Vermek ile İlgili KompozisyonBu bölümdeki metni inceleyerek öğüt vermek ile ilgili kompozisyon yazısı konusunda kısaca fikir edinebilirsiniz.<div><br /></div><div>Aklı yetik kişiler çoğunlukla küçük yaştakilere hayata dair birçok öğüt verirler. Burada amaç onların yanlış bir şey yapmasının önüne geçmektir. Küçükler ise genellikle öğüt verilmesinden hoşlanmaz. Ancak öğüt vermek hayat tecrübesi olmayanlara yol göstermektir. Bu sayede onların herhangi bir yanlış yapmalarının önüne geçilmiş olur.</div><div><br /></div><div>İnsanlardan aldığımız bilgilerin önce doğruluğunu kendimiz düşünüp değerlendirmeliyiz. Çünkü bize söylenen her şey öğüt niteliğinde değildir. Aldığımız öğütler konusunda biraz bilinçli davranmak gerekiyor. İyice düşünüp taşınmalı, büyüklerimizin verdiği öğütlerden önemli dersler çıkarmalıyız. Şahsen anne, babamız, yaşlılarımızın verdikleri öğütlere kulak vermek gerektiğine inanıyorum. Bu öğütler bizim için hayatta rehber niteliğindedir. Onlar bizi seviyor ve iyiliğimizi istiyor. Bu yüzden bize kendi yaşanmışlıklarından çıkardıkları dersleri öğüt şeklinde ifade ediyorlar. Öğütleri ciddiye alırsak çok fazla yanlışımız olmaz. Daha dikkatli adımlar atar, yanlış yollara sapmayız. Büyüklerimizin bizi sevmesi, önemsemesi çok güzeldir. Onlar hepimizin önünde en güzel örnektir. Bazen hoşumuza gitmese de her öğüt hayatımız için farklı bir alanda bizlere fayda sağlar. Dolayısıyla hayat tecrübesi olup da bizi düşünen insanların verdiği öğütlerin yolumuza ışık tuttuğunu bilmeliyiz.</div><div><br /></div><div>Kısacası gençler ve küçükler henüz hayatın acı gerçeklerinin farkında değildir. Onların bu acemi oluşu günlük hayatta bilmemekten kaynaklanan birçok hata yapmalarına neden oluyor. Bu yüzden yaşı küçük olup da hayat tecrübesinden yoksun olanlar öğüt verilmeye muhtaçtır diyebiliriz.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-14907308352388444602024-03-20T18:59:00.000-07:002024-03-20T19:00:05.898-07:00Gözyaşı ile İlgili KompozisyonBu bölümdeki metinden fikir alarak gözyaşı ile ilgili kompozisyon metni yazacak duruma gelebilirsiniz.<div><br /></div><div>Gözyaşı, insanın içine attığı acıların, dertlerin, üzüntülerin artık birikerek vücuttan atılma halini almasıdır. Yani bizi üzen, canımızı acıtan şeyler o kadar artmış olur ki, artık bu üzüntüleri taşıyacak halimiz kalmaz. Bardağın dolup taşması gibi içimizdeki üzüntülerin dışavurumudur gözyaşı.</div><div><br /></div><div>Gözyaşı döktüğümüzde sanki bir yükten kurtulmuş gibi bir rahatlama yaşarız. Bu rahatlama stres atma gibidir. O yüzden bazen tek başımıza kalıp ağlarız. Kimselerin olmadığı sessiz bir yerde içimizdeki üzüntüleri gözümüzden dökülen yaşlarla atarız.</div><div><br /></div><div>Bazen sevdiklerimizle ilgili kötü bir haber alırız. Bazen istediğimiz şeyler gerçekleşmez. Bazen ölüm, kaza gibi acı durumlar yaşanır. Bazı zamanlar da geçmişte yaptığımız kötü şeyler için pişmanlıktan gözyaşı dökeriz. Bunların karşısında çaresiz kalırız ve o anda elimizden sadece ağlamak gelir.</div><div><br /></div><div>Bebeklik yıllarımızda gözyaşının anlamı bir isteğimiz ve ihtiyacımız olduğunu belirtmektir. Biz ağladığımızda annemiz bir şeye ihtiyacımız olduğunu anlar ve onu hemen giderir. İhtiyacımız karşılandığında ise susarız. Büyük insanların ağlaması ise daha çok üzüntüyle alakalıdır.</div><div><br /></div><div>Sonuç olarak gözyaşı dökmeyen insan yoktur. Herkesin hayatında çeşitli acılar, travmalar, ölümler olduğu için gözyaşı dökmek de aslında dünyanın bir gerçeğidir. Fakat bildiğimiz bir şey var ki insan aciz kaldığında ağlayıp gözyaşı dökerek rahatlıyor. O yüzden gözyaşı esasında faydalı bir şeydir.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-32737332862188876532024-03-20T15:33:00.000-07:002024-03-20T15:33:24.668-07:00Hayatınızdaki en önemli değerler nelerdir? Bu değerler sizi nasıl şekillendirir?Bu bölümdeki metinden fikir alarak hayatınızdaki en önemli değerler nelerdir, bu değerler sizi nasıl şekillendirir sorusu ile ilgili konuşma sınavı için kısaca hazırlık yapabilirsiniz.<div><br /></div><div>Kıymetli arkadaşlar hepimizin hayatını şekillendiren, bize göre önemli olan bazı değerler vardır. Mesela benim için en önemli değerler arasında özgürlük, sağlık, para ve dostluk değerlerini sayabilirim. Her şeyden önce bir insanın özgürce yaşaması çok güzel ve önemli bir şeydir. özgür olduğumuzda kendi hayatımızla ilgili kararları kendi aklımızla alıyoruz. İleriki hayatımız için ne yapmak istiyorsak ona göre çalışıyor, okuyor, bir hayat kuruyoruz.</div><div><br /></div><div>Sağlık konusundan söz etmek gerekirse bütün hayatımız boyunca sağlıklı yaşamak çok kıymetlidir. Sağlığımız yerinde olunca kendimizi her anlamda iyi hissedeceğimiz için çalışmalarımız kesintiye uğramıyor ve işlerimizi güzelce yapabiliyoruz. Ancak sağlık olmayınca, hastalanınca dizimizde derman olmadığı gibi yataklara düşüyor ve işe gidemiyoruz. Bu da başkasına muhtaç olmak anlamına geliyor. Hatta insan başkasına yük oluyorum diye üzülüyor.</div><div><br /></div><div>Para konusu yine herkes için çok değerlidir diye düşünüyorum. Paranın yokluğunda hiçbir şeyi alamayız. Elbisedir, herhangi bir şeydir ne almak istersek isteyelim elimizde onlara yetecek paramız olmalıdır. Parasızlık da ekonomik anlamda başkasına bağımlı ve yük olmak açısından son derece zordur. O yüzden bir işimiz olmalı ve aylık düzenli bir gelir elde etmeliyiz. Ekonomik özgürlüğümüzü sağlarsak hayatımız daha kolay olacaktır.</div><div><br /></div><div>Son olarak benim için önem verdiğim değerlerden biri de dostluktur. Dostluk kurmadan bu hayatı tek başımıza yaşadığımızda kimseyle bir şey paylaşmamış oluyoruz. Bu da zaten insan ruhuna, doğasına aykırıdır. İnsanın kendine yakın hissettiği, her açıdan güvendiği, acısını tatlısını paylaşabildiği bir dostu varsa hayatı da daha güzel ve anlamlı olur. O yüzden en az bir tane dostumuz olmalıdır. Bu değerlerin hepsi hayatımıza değer katar ve yaşamımızın anlamlı olmasına katkıda bulunur. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-21333540434447786792024-03-20T10:31:00.000-07:002024-03-20T10:32:23.143-07:00Para Her Kapıyı Açar mı Açmaz mı Konuşma SınavıBu bölümdeki metni inceleyerek para her kapıyı açar mı açmaz mı konusunda yapacağınız konuşma sınavı için kısaca ilham alabilirsiniz.<div><br /></div><div>İlk olarak para her kapıyı açar görüşüne örnek olacak açıklama yapmak istiyorum. Para insanın elindeki en büyük güçtür. Bu gücü doğru bir şekilde kullanan insanın önündeki her kapı açılır. Paranın açacağı kapılar olarak aklımıza torpil gerektiren durumlar geliyor. Bu gibi durumlarda karşıdaki kişiye el altından para vererek işinizi yaptırabilirsiniz. Bir yere işçi alımı yapılacaktır. Siz de araya bir tanıdığınızı sokup paranın gücünü koz olarak kullandığınızda işiniz bir şekilde görülür.</div><div><br /></div><div>Para her kapıyı açmaz düşüncesiyle ilgili şunları söyleyebilirim. Bana göre para her şey demek değildir. İnsanın paradan daha önemli diyebileceğimiz manevi ihtiyaçları vardır. Bunlar sevgi, saygı, değer görme gibi insanın kişiliğine olumlu anlamda katkısı olan şeylerdir. Bu gibi ihtiyaçları para ile karşılamak mümkün değildir. Kimsenin sizi parayla sevmesini sağlayamazsınız. Şayet böyle bir şey olsa bile bunun altında kesin bir çıkar ilişkisi vardır. Para maddi ve somut olarak birçok şeyi almamız için gereken araçtır ancak parayla her şeyi satın alamayız. İnsanların güvenini kazanmayı, kalbine girmeyi, gönlünü almayı para ile yapamayız. Görüldüğü gibi para maalesef her kapıyı açmakta etkili değildir.</div><div><br /></div><div>Sonuç olarak para ticari konular için kullanılan temel araçtır ancak günlük hayata bazı alanlarda paranın koz olarak kullanıldığını görüyoruz. Paraya düşkün olan, bazı insanlar parayla birçok işi yoluna koyabiliyor. Manevi değerler açısından baktığımızda ise paranın çok da esamesi okunmuyor. Anlayacağınız üzere paranın açtığı kapılar ne kadar çok olsa da parayla açılamayan kapılar da vardır. Mesela insanların gönlünü kazanmak, sevgisini, saygısını kazanmak parayla alınamaz. Kimse parayla itibar elde demez. Sadece torpil gibi haksız uygulamalarda, paranın işe yarayabileceğini söylemek mümkündür. Bu nedenle ben kendi adıma para her kapıyı açmaz diyorum.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-62641386877276414502024-03-19T18:51:00.000-07:002024-03-19T18:52:45.589-07:00Sabır İki Kısımdır Belaya Sabır İyi ve Güzeldir Bundan Daha Güzeli Haramlara Karşı Sabırdır Konuşma SınavıBu bölümdeki kompozisyon metnini inceleyince sabır iki kısımdır, belaya karşı sabır iyi ve güzeldir, bundan daha güzeli haramlara karşı sabırdır sözü ile ilgili konuşma sınavı için fikir alabilirsiniz.<div><br></div><div>Hayatta kavga, düşman edinmek gibi başımıza iş açan kötü durumlar beladır. Belalar her yerde karşımıza çıkabilir. Kendimizi kontrol edemeyip öfkeye yenik düşersek başımız derde girer. Oysa iyi ve güzel olan belalara karşı sabırlı olmaktır.</div><div><br></div><div>İnsan kendini beladan uzak tutmalıdır. Günlük hayatta bazı kişilerle karşı karşıya gelebilir, bir şeye çok kızabilir ve köpürürüz. Ancak böylesi durumlarda sakin kalmak gerekir. Yok yangına körükle gidersek her şey daha kötü hale gelir. İşte bu tür kızgınlık anında sabır gösterebilirsek meseleyi büyümeden çözüme kavuştururuz.</div><div><br></div><div>Birine sinirlenip de kızgınlıkla hareket edersek belaya bulaşmış oluruz. Bela demek insanın başına durduk yere iş açmasıdır. Buna hiç gerek yok. Zaten kimse başının belaya girmesini istemez değil mi? Gelelim haram konusuna. Haram olan şeyler dinimizce yasaklanmış davranışlardır. Harama bulaşmak belaya bulaşmaktan çok daha kötüdür. Mesela boğazımızdan haram lokma geçmemelidir. Haram olan işlerden kesinlikle uzak durulmalıdır. İnsan haram yiyorsa, haram olan kötü şeyler yapıyorsa bunların günahı da büyük olur. Dolayısıyla irademizin sağlam olmasını, haramlardan kaçınmamızı sağlayan sabırdır.</div><div><br></div><div>Sonuç olarak insanın günaha girmesine neden olan haramlara, başını derde sokacak belalara karşı sabır göstermesi en doğrusudur. Belaya sabreden zaten çok iyi yapıyor demektir. Ancak haramlara karşı gösterilen sabır hepsinden daha güzel olandır. Bir şeye kızsak da, haramlara bir adım kalası yaklaşsak da nefsimize dur demeliyiz. İşte bu kötü ve istenmeyen durumlara karşı bizi koruyan irade sabırdır.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-72666720903551364742024-03-19T10:37:00.000-07:002024-03-19T10:37:27.080-07:00Bal Veren Arının İğnesi Zehirsizdir ile İlgili Konuşma MetniBu bölümdeki metni inceleyerek bal veren arının iğnesi zehirsizdir atasözü ne demek istiyor ile ilgili 3 dakikalık konuşma sınavı metni için kısaca fikir edinebilirsiniz.<div><br></div><div>Bal veren arı çalışkan, insanlığa faydalı olan, erdemli ve üretken bir insan demektir. Bu tür arının iğnesinin zehirsiz olması ise erdemli, çalışkan, çevresine faydası dokunan insandan kimseye bir zarar gelmeyeceğidir.</div><div><br></div><div>Çalışkan insan işiyle uğraşır, yoğun bir çalışma temposuna sahiptir. Zamanını işine, yeni şeyler üretmeye, insanlığa hizmet için ayırır. Böyle bir insan kötülük yapmayı düşünmez. Aklı fikri üzerinde çalıştığı iştedir. Kötülük yapacak insanlar işi gücü olmayan, zamanı boş geçen kimselerdir.</div><div><br></div><div>Bal veren arı gibi çalışan insanların tek amacı üretkenliktir. Onlar nasıl daha faydalı olabilirim düşüncesiyle hareket eden, çalışkanlığı yaşam tarzı haline getirmiş kişilerdir. Şeytan onların aklını çelemez. Onların kafasını başkasına zarar verme, kötülük yapma düşüncesiyle zehirleyemez. Dolayısıyla çalışan, üreten, topluma, insanlara hizmet eden insan erdemli biri olarak iyi bir karaktere sahiptir.</div><div><br></div><div>Sonuç olarak çalışkanlık insanın daha sağlam karakterli olmasını sağlar. Bu tür emektar kimseler çevresine faydalı olmak için çalışırken iyi ve erdemli insan olma yolunda büyük mesafe kat eder. Onlar niyeti halis olan kişilerdir. Böyle iyi kalpli, iyi niyetli insandan başkasına zarar gelmez.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-58838426750689853832024-03-19T10:06:00.000-07:002024-03-19T10:06:54.856-07:00Lüpe Konmak Deyimi ile İlgili Konuşma SınavıBu bölümdeki metni inceleyerek lüpe konmak deyimi ile ilgili konuşma sınavı için kısaca fikir edinebilirsiniz.<div><br /></div><div>Lüpe konmak deyimi emek vermeden hazıra konmak anlamına gelir. Görünüşte bir şeyi emek vermeyip ele geçirmek, ona sahip olmak iyi gibi görünebilir ama bunun adı düpedüz emek hırsızlığıdır. Bir şeye ulaşmak için o konuda belli bir emeğimiz, çabamız olmalı ki onu elde delim. Haksız yolla bir kazanç sağlamak çok kötü bir şeydir.</div><div><br /></div><div>Bir şeye sahip olmak için onu alnının akıyla hak etmek gerekiyor. Sen hiçbir şey yapmayacaksın, çaba göstermeyeceksin, hazıra konacaksın. Öyle yağma yoktur. Her şeyin emekle kazanılması uygundur. Hiçbir çalışma ve emek olmadan haksız yere bir şeyi ele geçirmek kabul edilemez.</div><div><br /></div><div>Örnek verecek olursak çita diye bildiğimiz hızlı koşan ve son derece çelimsiz bir hayvan var. Bu hayvan yavrularını beslemek için uzun uğraşlar sonucu bir av yakalıyor. Avlanma sırasında zamanlamayı iyi yapması gerekiyor. Avına yaklaşırken kendini göstermemek, başarısız olmamak için büyük bir emek veriyor. Zar zor bir av yakalayınca onu diğer yırtıcılara karşı da koruması gerekiyor. Ancak ondan daha güçlü olan sırtlan gibi vahşi bir hayvan gelip de hiçbir emeği olmamasına rağmen çitanın avına el koyuyor. İşte bu durum lüpe konmanın aslında ne kadar kötü ve acı verici bir haksızlık olduğunu gösterir.</div><div><br /></div><div>Sonuç olarak bir şeyi elde etmek istiyorsak onu hak edebilmek için gerçek anlamda çok çalışmalıyız. Emeğimizi ortaya koyup onu helalinden kazanmalıyız. Lüpe konmak halk arasında argo olarak kullanılan bir deyimdir ve emeksiz bir şeyi ele geçirmektir. Bu da hiç doğru olmayan bir davranıştır.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-34710470611682126592024-03-18T13:48:00.000-07:002024-03-18T13:48:05.315-07:00Madem İnsan Doğdum Olabileceğim En İyi İnsan Olmalıyım KompozisyonBu bölümdeki metni inceleyerek madem insan doğdum olabileceğim en iyi insan olmalıyım sözü ile ilgili kompozisyon yazısı için kısaca fikir sahibi olabilirsiniz.<div><br /></div><div>Gözlerimi dünyaya insan olarak açtım. Önümde beni bekleyen uzun bir yolculuk var. Bu hayat sürecinde madem insan olarak doğdum, o zaman insanlar arasında en iyi insan olmak için çabalamalıyım. Bunu başarmak bana bağlıdır. Ben her zaman için iyi, doğru güzel ahlaklı bir insan olmak için çabalarsam, kendimiz her konuda geliştirmeye çalışırsam işte o vakit en iyi insan olma yolunda ilerleyebilirim.</div><div><br /></div><div>En iyi insan olmak için her şeyden önce kendine düzgün bir hayat belirlemeli ve bu yoldan ayrılmamalıyım. Dünyaya nasıl geldiğimiz konusunda bir yetkimiz yoktur. İnsan veya hayvan olarak doğmak bizim elimizde değildir. Madem böyle bir konu bizi aşıyor, o zaman insan olduğumuz için tek amacımız en iyi insan olma hayalidir. Yaşantım boyunca kötülüklerden uzak durmalıyım, daima iyi ve güzel olanı benimsemeliyim. Çalışkanlığım ve iyi kalpliliğimle insanlara, çevreye, doğaya faydalı olmalıyım. Bilgi ve becerimiz geliştirerek her işten anlayan biri haline bürünmeliyim. Herhangi bir aksilikte, tökezleme durumunda pes etmemeliyim. Kafaya koyduğum şeyleri başarma çabamı diri tutmalıyım. Sorun çıkaran, sürekli şikayet eden değil sorunları kendinden emin bir halde çözen biri olmalıyım.</div><div><br /></div><div>Sonuç olarak ben madem bir insanım. Bundan dolayı bir tek kendimi düşünüp de bencilce yaşamayı kabul edemem. Etrafımdaki herkese kişiliğimle, güzel davranışlarımla örnek olmalıyım. Faydalı bir, insan olarak insanların yüreğine dokunabilmeli, sorunları fazla zorlanmadan çözme becerisi kazanmalıyım. Hayatta birçok zorluk ve sıkıntı iç içedir. Bunlarla baş etme gücünü kendimde bulmalıyım. Daime doğruluktan, iyilikten, başkalarına faydalı olmaktan yana bir hayat görüşüne shaip olmalıyım. Elim her işe yatkın olmalıdır. Çözemeyeceğim problem kalmamalıdır. Kendimi karşılaştığım her yeni şeyde kontrol edebilmeli ve bunları aşmak için becerimi geliştirmeliyim. İşte o zaman olabileceğim en iyi insan olma düşüncesi gerçeğe dönüşür.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-43339425012890344432024-03-17T15:44:00.000-07:002024-03-17T15:44:00.132-07:00Kendini Tanımak Marifetlerin Marifeti KompozisyonBu bölümdeki metni inceleyerek kendini tanımak marifetlerin marifeti sözü ile ilgili kompozisyon yazısı için ilham alabilirsiniz.<div><br></div><div>İnsanlar birçok konuda marifetli olabilir ama asıl marifet kendini tanımaktır. Kendini iyi tanıyan biri bütün özelliklerinin farkında olarak kendine bir yol çizer. Neyi iyi yaptığını bilir, eksik yönlerini görebilir ve hayatta buna göre hareket eder.</div><div><br></div><div>İnsanların kendini tanıması ileriki hayat için çok önemli bir meseledir. Yarın bir gün herkes gibi biz de büyüyeceğiz. Kendimize bir hedef koyup bu hedefe yönelik becerilerimizi ortaya koyarak çalışacağız. Kendimizi tanıdığımız oranda yaptığımız işlerde başarılı oluruz. Yetenekkerimizin neler olduğu, hangi alanlarda daha başarılı olduğumuzu bilirsek ona göre aksiyon alırız.</div><div><br></div><div>Kendini tanıma, okul sıralarında başlar. Hangi derslerde iyi not aldığımızı, hangi konularda bilgi ve becerilerimizin daha iyi olduğunu, nelerden hoşlanmadığımızı, ilgi duyduğumuz şeyleri, huyumuzu, kişisel özelliklerimizi okul ortamında fark ediyoruz. Bunu anladığımızda ileridi için kafamızda bir şeyler netleşiyor. Yani kendimizi tanımak çok önemli bir marifet olarak geleceğimize yön veriyor.</div><div><br></div><div>Kendini tanımayan insan hangi işte çalışırsa çalışsın başarı sağlayamaz. Bir sürü yanlış yapar. Çünkü iyi yaptığı şeyleri, başarısız olduğu şeyleri iyice ayırt edemez. Sonuç olarak kendini tanıyan insan kendisi ile ilgili bütün özelliklerin farkındadır. İlgi alanlarını, kabiliyetli olduğu konuları, kendini geliştirmesi gereken becerileri daha iyi görür. Bu kendini tanıma özelliği sayesinde kullanacağı yöntemleri, yol haritasını, atması gereken adımları doğru bir şekilde belirler. Hayatını bunlara göre şekillendirir. Doğru kararlar alarak iyi yerlere gelir.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-90510800312380744492024-03-16T17:48:00.000-07:002024-03-16T17:48:00.125-07:00Gelecek ile İlgili Konuşma SınavıBu bölümdeki örnek metni inceleyerek 3 dakikalık anlatım yapmak için gelecek ile ilgili konuşma sınavı adına ilham alabilirsiniz.<div><br></div><div>İnsanlar geleceğini düşünmek zorundadır. Şimdi yaşımız küçük ve böyle olduğu için gelecek hakkında pek bir şey düşünemiyoruz ama ileride bizi çok zorlu bir gelecek bekliyor. İnsan büyüyünce hayatın zorluklarını, dünyanın kaç bucak olduğunu anlıyor. O nedenle henüz yaşımız küçükken geleceği düşünmeliyiz. İlerisi için sağlam bir işte çalışmak adına iyi bir hedef belirlemeliyiz. Bu hedefe kavuşmak için de sorumluluklarımızı bilmeli ve etkili bir biçimde çalışmalıyız. Bütün bunlar gelecek kaygısının gerektirdiği durumlardır. Şimdi çalışmazsak, geleceği düşünmezsek ileride işsiz kalabilir maddi anlamda büyük zorluklar çekebiliriz. Dolayısıyla geleceği garanti altına almak için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz.</div><div><br></div><div>Gelecekteki hayaline kavuşma arzusu insanı hayata bağlar. Çünkü hayaline kavuşma isteği içinde hep diri olur. Bu istekle birlikte çalışıp çabalar. Hayata dair beklentisini hayalleriyle ilişkilendirir. O yüzden gelecek hakkında olumlu düşünceler besler. İnsanlar geleceği ileride kimseye muhtaç olmamak düşüncesiyle iyi bir işte çalışıp ekonomik olarak iyi durumda olmak anlamında çok önemser. Bu düşüncelerinde herkes haklıdır. Çünkü insanın ömür boyu bitmeyen ihtiyaç silsilesi olacaktır. Dolayısıyla düzenli bir gelir kaynağı gerekiyor. Yarın para sıkıntısı çekmeden kendi maddi ihtiyaçlarını, günlük giderlerini karşılayabilecek durumda olmak bu anlamda büyük önem taşıyor. İşte bu nedenle geleceğimizi sağlam temellere oturtmak öncelikli hedefimiz olmalıdır.</div><div><br></div><div>Geleceğe umutla bakan biri pozitif düşünce yapısına sahiptir. Onun ileriki hayatı için birçok beklentisi vardır. Bunlara ulaşmak için umut ederek, gayret göstererek sürekli çalışarak o zamanki günlerini düşünüp kendini motive eder. Bu hevesi onun gelecekten ümitli olduğunu gösterir. Sonuç itibariyle şu an eğitim görüyoruz, okul hayatında kademeli olarak ilerliyoruz. Çok çalışıp istediğimiz bölümü okumak ve üniversite mezunu olduktan sonra atanmak için çabamızı sürdürmeliyiz. İleride bizi bekleyen bir gelecek var. Kendimizi, ailemizi geçindirmek ve başkasına el açmamak, maddi sorunlar yaşamamak için geleceğe çalışkan, azimli, gayretli bir kişi olarak gitmeliyiz. Geleceğimizi kurtarabilirsek ileride rahat bir hayatı yaşamayı hak ederiz. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3179420941889017711.post-27788636543174616522024-03-16T09:53:00.000-07:002024-03-16T09:53:35.546-07:00Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır KompozisyonBu bölümdeki metni inceleyerek haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır sözü ile ilgili kompozisyon konusu için yeteri kadar fikir alabilirsiniz.<div><br /></div><div>Haksızlık karşısında susmak yapılan haksızlığı kabul etmektir. Hatta bir kimse haksızlık karşısında sesini çıkarmıyorsa o işten kesin bir çıkarı vardır. Bu yaklaşım şeytanla iş biriliği içinde olmak demektir. Her nerede olursak olalım haksızlıkla mücadele içinde olmalıyız. Kimseye yaptığı haksızlıktan ötürü boyun eğmemeliyiz. Bizi, alakadar etmeyen bir konuda bile olsa orta bir haksızlık varsa kimse ses çıkamasa bile biz buna sessiz kalmamalıyız.</div><div><br /></div><div>Haksızlık güçlü ve otoritesi ağır basan birisinin sesi çıkmayan kişileri ezme davranışıdır. Bu asla kabul edilemez. Bir yerde haksızlık varsa orada düzen yoktur. Bizler haksızlığa boyun eğdiğimizde kafamıza vurur, ekmeğimizi alırlar. Yoluk tavuk durumuna düşeriz. Haksızlık hiçbir zaman görmezlikten gelinemez. Haksızlıkla bağ eğmeyip dik duruş göstermeliyiz. Sessiz kalıyorsak bizim da haksızlık yapan kişilerden bir farkımız kalmaz.</div><div><br /></div><div>Doğruluk ve adalet üzere yaşamak bir insanın en çok önem vermesi gereken konular arasındadır. haksızlık adil olmamak, haklı olanın hakkına baskı ve zulümle konmaktır. Bu insana yakışmayan haksız tutumlar karşısında sesimizi yükseltmeli, haksızlık yapana gereken en sert tepkiyi göstermeliyiz. Bizim bu haksızlıkla mücadelemiz onu geri adım atıırır. Böylece o kişi bir daha kimsenin hakkını yemeye kalkmaz.</div><div><br /></div><div>Kısacası nerede bir haksızlık görsek bizi ilgilendirmiyor deyip çekip gitmemeliyiz. Bu haksızlığa tepkimizi göstermeliyiz. Haksızlık sessiz kalındığı zaman daha çok yapılır. Haksızlık yapan kişiler için tepkimizi ortaya koyduğumuzda onlar adına caydırıcı bir güç haline geliriz. Haksızlığa yapan kişinin bu tavır şeytani bir tutumdur. Onu görüp de ses çıkarmamak dilsiz şeytan olmak demektir. Dolayısıyla haksızlığa karşı durmak için sessimizi duyurmalı ve gerekenleri yapmalıyız.</div>Unknownnoreply@blogger.com0