Bu yazımızda ne karanlıkta yat, ne kara düş gör anlamı ile ilgili kompozisyon hakkında kısaca bahsedeceğiz.
Olumsuz bir durum yaşanmaması için bu olumsuzluğa neden olacak şeyleri yapmamalıyız. Biz tehlikeli işlerden ne kadar uzak durursak bunun getireceği felaketleri de önlemiş oluruz. Karanlıkta yatan biri korkulu rüya görmeyi kabullenmiş demektir. Çünkü karanlıkta her şey insanın gözüne öcü gibi görünür. Bu da düşte bizi korkutmalarına neden olur.
Tehlikeli sularda yüzersek boğulma tehlikesi yaşarız değil mi? Zira sonuç en başından açıkça bellidir. Bir girdap olan suya girmeye kalkarsanız buradan sağ çıkma ihtimaliniz yoktur. Çünkü orasının tehlikeli ve girilmemesi gereken bir yer olduğu baştan bilinmektedir. Mesela bir göletin kıyısına gölete girmek yasaktır uyarısı olan bir tabela yerleştirilir. Demek ki o göl tehlike arz ediyor anlamındadır. Bunu bildiğimiz halde yüzmek maksadıyla göle girersek başımıza iş açmış oluruz. Hatta boğulabiliriz. Tüm bunlara rağmen oraya girmeye kalkmak başa geleceklerden razı olmaktan farksızdır. Dolayısıyla kötü bir işi sonu kötü biter. Biz de başımız sıkıntı açmamak için kötü ve riskli şeyleri yapmaktan kaçınmalıyız. Tehlikeden uzak durursak Tedbirimizi baştan almış oluruz. Böylelikle kötü bir olay yaşanmasının önüne geçmiş oluruz. En iyisi belaya yaklaşma, başın belaya belaya girmesin düşüncesidir. Buna uyduğumuz takdirde başımıza kötü bir şey gelmeyecektir.
Sonuç olarak ne tehlikeli bir adım at, ne de uçurumdan düş ilkesini benimsemeliyiz. Adımlarımızın sağlam olması bu noktada çok önemlidir. Bir şey yapacak olduğumuzda gereken bütün önlemleri alırsak sonunda canımız yanmaz. Burnumuz bile kanamadan bu işi atlatmış oluruz.