Bu bölümdeki metnin içeriğini inceleyerek büyük balık küçük balığı yer atasözü ile ilgili kompozisyon yazısı adına kısaca fikir edinebilirsiniz.
İnsanların acımasız olduğunu bilmeyen yoktur. Öyle ki eline fırsat geçen biri kendisinden daha zayıf olanı ezmekte sakınca görmez. Güçlünün güçsüzü ezmesi, uyanık birinin saf olanları kandırması ve onlar üzerinden çıkar elde etmesi tam olarak böyle bir şeydir. Günlük yaşamda, ticarette, sosyal ilişkilerde gücü daha çok olan alt tabakadaki insanı kullanıp menfaatine uygun davranıyor. Bunlar işte insanın eline imkan geçince ne kadar zalim olabileceğini gösteriyor.
Büyük balık gerçek hayatta güçlü ve kolu uzun insanları temsil eder. Küçük balık da güçsüz, otorite sahibi olmayan insanlar demektir. Bu anlamda güçlü olanlar otoritelerini kullanarak sözünü geçirdiği kimseler karşısında hakimiyet kurar. İsterlerse onları bir zorba gibi ezerler, isterlerse sözünden çıkmayacak duruma getirirler. Çünkü gücün verdiği yetkiyi elinde bulundururlar.
Mesela patron ve çalışanlar arasında bir benzetme yaparsak büyük balık patron, küçük balık onun emrinde çalışan, bir dediğini iki etmeyen işçilerdir. Aynı durum büyük devletler için de geçerlidir. Bir devlet çok güçlüyse, izlediği yayılmacı politikayla, küçük devletleri kendi çizdiği yoldan çıkarmaz. Gerekirse güçsüz devletlere borç verir, onları kendine bağlı duruma getirir. Ama sonunda dediğini mutlaka yaptırır. Onlar da güç anlamında otoriter devletlerin karşısında sesini bile çıkaramaz. Yani kendisine birçok anlamda katkısı olan güçlü devler karşısında el pençe divan dururlar. Savunmasız ve ses çıkaramayacak halde olmaları, eli kolu bağlı olmak ve çaresizliktendir.
Sonuç olarak hayatta büyük balık olmak sözünü geçirmek, karşısında kendisinde cılız olanları kıvama getirmek ve onlar üstündeki hakimiyetini fırsata çevirmek gibi düşünülebilir. İşin içinde güçsüz olanın bu zaafından yararlanma ve onu ezme politikası vardır. Dolayısıyla güçsüz kişilikler kendisine uygulanan baskı karşısında dik duramaz, otoriter kişinin söylediklerini yapmaya mecbur kalır ve ezilir.