Bu bölümü tamamladığınızda okumak; dolmak, yazmak ve boşalmaktır ile ilgili kompozisyon yazacak düzeyde fikir edineceksiniz.
İnsanlar okumayı sadece bir zevk meselesi olarak görüyor. Yani bazıları okumaya düşkün olduğu için istediği, ilgisini çeken kitapları alıyor okuyor sanıyoruz. Oysa okumanın hiç bilmediğimiz farklı işlevleri de vardır. Okumak öncelikle dolmaktır. Dolmak deyince bizler bir şeyler okuduğumuzda zihnimizi doldurmuş oluyoruz. Yani yeni fikirler, yeni kavramlar zihnimize kaznmış oluyor.
Okuma eylemini sürdürdükçe içimiz yeni bilgiler, fikirler ve kavramlarla doluyor. Bir yerden sonra taşma noktasına geliyor. İşte o andan itibaren insan içindekileri yazmak istiyor. Okuma işi olmasa belki de bir şeyler karalamak veya yazmak aklımızın ucundan bile geçmez diye düşünüyorum. Mesela boş bir kovayı musluğun altına koyduğumuzda su akacak ve kovanın boyuna kadar dolduktan sonra taşmaya başlayacaktır. İnsanın da iç dünyasının belli bir sınırı var. Okudukça bu kapasite dolmuş oluyor. Artık öyle bir noktaya geliyor ki taşıyor. Bunu içimizde tutamıyoruz. O zaman da devre yazmak giriyor. Yazdıkça içimizdeki bilgileri, fikirleri boşaltmış oluyoruz.
İnsanların işçini dökme durumu vardır. Bu iç dökme bir rahatlama durumudur. Biz insanlar çok kitap okuduğumuzda düşünce dünyamız dolup taşar. Yeni edindiğimiz bilgi, düşünme becerisi ve paylaşma ihtiyacı gibi etkenler bunları yazmaya yöneltiyor bizi. Yazdıkça içimiz boşalıyor ve rahatlıyoruz. Görüldüğü gibi okumak insanlar için dolmak ve sonradan bunları yazmak yazdıkça da boşalmak gibi farklı işlevlere sahip bir eylem olarak karşımıza çıkıyor.
Tags:
Kompozisyonlar