Bu bölümde fikir alacağınız hikayenin sorusu: Lunaparktaki oyuncakların konuşabildiğini hayal ederek bir hikâye yazınız. Yazdığınız hikâyeye bir başlık belirleyiniz.
Karneler alındığında okulda dağıtılan lunapark biletlerini gören Yakup çok sevinçliydi. Bir taraftan tatile başlamışlardı, bir taraftan da karnesi çok iyiydi. Sınıfın not ortalamasında birinci olmuştu. Bu birincilik karşısında okul idaresi onlara lunapark bileti hediye etmişti. Yakup için her şey çok sevindiriciydi. Bu güzel durumlar karşısında nasıl mutlu olmasındı?
Bayrak töreninden sonra ayakları sevinçten yerden kesilerek evin yolunu tuttu. Ailesine karnesini göstererek bu büyük mutluluğunu onlarla paylaştı. Babası ona en sevdiği akıllı saati almıştı. Annesi o güne özel Yakup'un en sevdiği bitter çikolatalı ıslak kekten yapmıştı. Yakup bunları görünce mutluluğu katlanarak arttı. O gün ailesiyle çok güzel bir gün geçirdi.
Ertesi gün hep beraber erkenden kalkıp kahvaltı yaparak lunaparka gitmek için yola çıktılar. Oraya vardıklarında çok büyük bir kalabalıkla karşılaştılar. Yakup elindeki biletlere bakarak hangi oyuncağa gideceğini düşünmeye başladı. Çarpışan arabalar, atlı karınca, balerin, gondol, oyunca tren gibi pek çok seçenek bir arada olunca önce ailesiyle lunaparkın her yanını gezdiler. Daha sonra babası birkaç adet bilet daha aldı. Onlarla birlikte çarpışan arabaya bindi. Her şey çok eğlenceliydi. Bindiği çarpışan araba bir oyuncak olsa da Yakup'la konuşmaya başladı. Ona burası daha önce bu kadar hareketli olmamıştı, dedi. Yakup arabanın konuşmasına çok şaşırmıştı.
Buradan sonra ailesiyle birlikte sırasıyla balerine, trene ve gondola bindiler. Balerin hızla döndüğü sırada Yakup'a korkma bugün senin günün, hepimiz seni mutlu etmek için buradayız diyerek ona seslenince Yakup, heyecandan ne diyeceğini bilemedi.
Her bindiği oyuncak insan gibi konuşuyor ve sanki her şey onu sevindirmek için düzenlenmiş gibiydi. Yakup daha önce hiç bu kadar mutlu hissetmemişti. Şaşkınlıktan etrafa bakarken bir gümbürtüyle uyandı. Odasına küçük kardeşi gelmiş ve onu yemeğe çağırıyordu. Meğer gördüğü her şey tatlı bir rüyaymış. Yakup uyanmasına rağmen hala şaşkındı. Kalkıp elini yüzünü yıkadıktan sonra sofraya oturdu. Rüyasını herkese anlattı ve keşke gerçek olsa diye düşündü. Hep beraber gülüştüler.